El Tutuşa Tutuşa

 

 

Ne kadar çok elimiz varmış meğer
İlkin, senin elinle tutuşan benimki
Sonra çocuklarınki
Gençlerinki
Tekel işçilerininki
Sonra, ellerin elleri...
Ne kadar çok elimiz oldu, baksana
Tutuşa tutuşa
Bir orman yangını gibi

 

 

 

Tekel işçilerinin onurlu mücadelesi ilk ayını dolduruyor. Geçtiğimiz ayı, bütün zorluklara, yıldırma çabalarına, işçileri evlerine döndürmek için oynanan oyunlara, soğuğa, ayaza, yağmura, çamura rağmen Ankara sokaklarında, direnerek, dayanarak, savaşarak geçirdiler.  Tekel işçileri, gösterdikleri kararlılık ve mücadele azmi ile bütün Türkiye işçi sınıfının başını çekmektedirler. Bugün onların karşısında durdukları saldırılar, sermaye düzeninin sadece kendilerine değil, bütün işçi sınıfına yönelttiği  saldırılarıdır.

 

Tekel işçilerinin Türkiye'de sınıf mücadelesinin başını çekmelerini mümkün kılan yalnızca Ankara'da kalmakta, baskılara direnmekteki kararlı direnişleri olmadı. Bu kararlılıkla beraber, işçi sınıfının tamamına  bu mücadelenin bütün emekçilerin mücadelesi olduğunu anlatma ve mücadeleyi genişletmek için ellerinden geleni yapma iradeleri olmuştur. Geçtiğimiz ay içerisinde, itfayecilerden doktorlara, öğretmenlerden mühendislere mücadele iradesi gösteren bütün çalışanların "Tekel işçisi yalnız değildir" dediklerine tanık olduk. Bütün ayak oyunlarının, baştan savuşturmaların, bir ve iki saatlik "grev"lerin ardından, sonunda Türk-İş'i, geniş işçi sınıfı kitlelerini bir günlüğüne Tekel işçileri ile buluşturacak bir eylem yapılmasına razı eden de bu kararlılık olmuştur.

 

Doğrudur, özellikle bugün "Tekel işçisi yalnız değildir". Öte yandan, Tekel mücadelesini kendi mücadelesi olarak gören, bu mücadelenin zaferini isteyen bütün emekçilerin sorması gereken soru şudur: peki ya yarın ne olacak? Bugün tekel işçilerinin ellerini kavramış emekçiler yarına bırakmış mı olacaklar tuttukları o elleri? Bir gün Tekel işçilerinin, işçi sınıfının zaferi için yeterli olacak mı? Eğer bu gün, başı ve sonu belli bir gün ise, günün sonunda herkesin evlerine döneceği biliniyorsa, şunu söylemek zorundayız ki bir gün kazanım için yeterli olmayacaktır.

 

Patronlar ve onların devleti, Tekel mücadelesinden, Tekel işçilerinin gösterdiği kararlılıktan korkmaktadırlar. Bu korkunun altında Tekel işçilerine yaptıkları saldırının, aslında işçi sınıfının geneline karşı yapmakta oldukları saldırının bir parçası olduğunun bilincinde olmaları yatmaktadır. Patronlar Tekel işçilerinden korkmaktadırlar, çünkü tekel işçilerinin yaktığı ateşin, aynı saldırılarla karşı karşıya olan bütün işçi sınıfı tarafından, bir orman yangını gibi yayılabileceğinin bilincindedirler. İşte bu yüzden Tekel işçilerinin zaferi, işçi sınıfının tamamının zaferi olacaktır. İşte bu yüzden Tekel mücadelesinin zaferi, sınıfımızın genelinin bu mücadeleye sahip çıkmasına bağlıdır.

 

Tekel işçilerinin yaktığı ateşi, emekçiler ancak kendileri yayabilirler. Gerek Türk-İş, gerek diğer sendikalar, işçilerin mücadeleyi genelleştirme çabalarının yanında değil karşısında olacaklardır. Zira farkındadırlar ki mücadelelerini kendi ellerine alarak kitleselleştiren işçilerin yaktığı bu ateş, patronlarla birlikte kendilerini de yakacaktır.

 

KURTULUŞ İŞÇİ SINIFININ KENDİ ESERİ OLACAKTIR!

 

YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!

 

 

 

 

Tags: