grev

Mısır, Alternatifi Ortaya Koyuyor: Ya Sosyalizm, Ya Barbarlık

Öte yandan nasıl ‘Arap Baharı’ öneminin son noktasına İspanya’da proleter gençliğin burjuva toplumunun çok daha derinlikli sorgulanmasına yol açan kalkışmasıyla eriştiyse, Mısır işçi sınıfının yeni bir katliamın önünde durma potansiyeli yalnızca dünya kapitalizminin eski merkezlerindeki proleterlerin faal dayanışması ve kitlesel eylemleriyle gerçekleşebilir.

“Çapulcular” Hareketine Dair: Devlet Terörünün Çaresi Demokrasi Değildir

Evet, yönetilenler yönetilmek istemiyor, ama yönetenler niteliksel olarak eskisi gibi yönetebiliyorlar. Ezilen sınıfların yoksulluk ve sefaleti, kötüleşmekte de olsa alışılmış ölçülerin üzerine çıkmış değil ki hükümetin eylemlere karşı en büyük kozlarından birisi bu duruma işaret etmek. Ve kitleler, burjuva demokratlara karşı tarihsel eylemlerinin bağımsızlığını kazanmış durumda değiller. Bununla birlikte, eğer Türkiye’de yaşayan kitleler, geçtiğimiz yıllarda dünyanın dört bir yanını kasıp kavuran toplumsal hareketler dalgasının bir ayağını oluşturmayı başaramasalardı, gelecekte bir devrimci sürecin ortaya çıkması önünde ciddi bir engel teşkil edecek bir zaaftan, bir travmadan muzdarip olabilirlerdi.

Cinayet Endüstrisi

Eğer siz hiç yıkılan bir binanın altında ezilerek ölmemiş ya da bir fabrikanın içerisinde kilitli kalıp yanarak katledilmediyseniz, radyoaktif tsunamiler, ani uzaktan kumandalı patlamalar, roketler ya da uyuşturucudan, ya da kimyasal silahların acı veren kitle imhaları ile veyahut şu ya da bu çetenin keskin nişancılarının anlık bir parmak hareketi ile, resmi ya da değil, ölüme terkedilebilir, yavaş yavaş ölümünüzü bekleyebilirsiniz.

Komünist Sol ve Enternasyonalist Anarşizm, Bölüm 3: Tartışma için Gerekli Olan Yaklaşım

Enternasyonalist anarşistlerin devrimci doğalarına derinden saygı duyuyoruz ve kitlesel sınıf mücadeleleri dönemlerinde yanyana savaşabileceğimizi biliyoruz. Ancak bizler bunun yanı sıra, Rus Devrimi, Bolşevik Parti, merkeziyetçilik, geçiş dönemi, kapitalizmin çöküşü, sendikaların sınıf karşıtı doğası, vb. görüşlerimize net bağlılığımızı da savunuyor olacağız.

Şişecam Üzerine: Zafer mi, Yenilgi mi?

Bu ne işçiler için bir kazanım, ne de işçilerin kazandığı bir zafer. Asıl amacı örgütlü olunan işletmelerdeki aidat paralarının kesilmesini önlemek olan günümüz sendikalarının genel eylem hattı, içerisinden geçtiğimiz tarihsel koşullarının gerektirdiği biçimde artık kazanım ile biten grevler değil, direnişe/greve başlanılan koşulların yeniden işçi sınıfının sırtına farklı görünümler altında, yine sendikalar-sermaye işbirliği ile bindirilmiş olduğu, işçilerin kendi öz inisiyatiflerinin açığa çıkamadığı sendikal “direnişler”dir.

Kıbrıs'ta Grevler: Kuzey ve Güney'in Ortak Noktası, Kapitalizmin Krizi

KKTC'de, 28 Aralık günü Lefkoşa Türk Belediyesi işçileri, 11 aydır düzensiz ve son 3 aydır hiç alamadıkları maaşları için genel greve çıktılar. Bir önceki gün, işçilerin yaptığı eylemde çıkan ve adeta bir isyanı andıran çatışmalar sonucu 21 sendikacının gözaltına alınmasına istinaden genel greve giden sendika, yapılan grevin ardından gözaltındakilerin bırakılmasını talep etmişti.

Komünist Sol ve Enternasyonalist Anarşizm, Bölüm 2: Tartışmanın Zorlukları ve Onları Aşmak

Bu yazı dizisinin ilk bölümünde, enternasyonalist anarşizm ile komünist sol arasında sahiplenilen belli başlı noktaları göstermeye çalışmıştık. EKA için, önemli farklılıkları es geçmeden, kritik olan nokta, işçi hareketinin bağımsızlığının savunusu konusunda kararlı oluşumuz noktası, “burjuvazinin ister 'faşist' burjuvaziye karşı 'demokratik' burjuvaziyi ya da sağa karşı solu veya İsrail burjuvazisine karşı Filistin burjuvazisini, vb. ya da 'ehven-i şer' olanı 'kritik' veya 'taktik' hiçbir yolla asla desteklememelidirnoktasıdır.

Mısır'da Grevler: İşçiler, Ordusuz Demokrasi Yalanı, Burjuva Sol Birlikler ve Sendikaların Gölgesinde Seçenek Arıyor

Mısır'daki işçi mücadelelerinin önündeki tehlikeler oldukça net. Bir yanda, Askeri Yüksek Konseyi ile Mursi, onların arasındaki sarkaçta gidip gelen sendikalar ve milliyetçi/ulusalcı söylemleriyle burjuvazinin uşağı sol kapitalistler, bir yanda ise işçi sınıfının, devletin bütün aygıtlarının güdümünden bağımsız, enternasyonalist hareket alanı.

Gaziantep'te Sendikasız Grev: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”

 

 

 

 

 

Zaten başında beri sendikanın dışında hareket alanı bulan ve bu alanın öz-inisiyatifinde hayat bulan grevin en önemli kazanımlarından birisi de işçilerin kendi mücadelelerini kendi ellerine alma inisiyatifini göstermiş olmaları. Nitekim sendikaya dair eleştirileri de artık bu konunun işçiler arasında yerleşik bir mesele haline gelmiş olduğunu ifade ediyor: Mücadelemizde sendikaya ihtiyacımız yok!

Güney Afrika'da Maden Grevleri: “Ölüler” Dans Edebilir Mi?

Tabii ki unutmamamız gereken bir nokta da var ki; o da dönemin sömürülen ve aynı zamanda devrimci olan tek sınıfı olarak proletaryanın mücadelesi uluslararası bağlamdan asla kopartılamaz. O devrimi ya enternasyonal bir tarzda çözecektir ya da çözemeyecektir. Güncel mücadeleler ne kadar gurur kırıyorsa kırsın, ne kadar umut köreltiyorsa köreltsin ya da ne kadar umut verici olursa olsun hem mücadelenin derslerini çıkartmak en acil görev olarak önümüzde duruyor olacak, hem de mücadele, dünyanın şu ya da bu kısmında sürmeye, işçi sınıfının mücadelesi “dans etmeye” devam ediyor olacak.

İspanya'da Kemer Sıkma Politikaları

Demokratik devlet yalnızca kapitalist sınıfın çıkarlarına hizmet ediyor ve bunu yapmak için iki eli var: sağ eli bizi ezmek ve her tür kalkışma çabamızı bastırmak için kullandığı polisten, cezaevlerinden, mahkemelerden, yasalardan ve bürokrasiden oluşuyor. Sol eli ise her tür ideolojiden, bağımsız olduğu iddia edilen sendikalardan, bizi koruması icap eden toplumsal uyum hizmetlerinden, kısacası bizi aldatan, bölen ve moralimizi kıran yanılsamalardan oluşuyor.

21. Yüzyıl'da Kadının Durumu

Bugün temelde hala ataerkil nitelikte olan bir toplumda, kadının çektiği çile büyük önem taşımayı sürdürmektedir. Dünya genelinde, evlilik içi şiddet, ritüel genital mütilasyonlar, aşırı dincilik benzeri gerici ve köhne ideolojiler hüküm sürmeye, hatta gelişmeye devam etmektedir.

Komünist Sol ve Enternasyonalist Anarşizm, Bölüm 1: Ortak Yönlerimiz

Birkaç yıldır, bazı anarşist birey ve gruplar ile EKA, tartışma için açık ve kardeşçe bir şekilde birçok engeli aşmayı başardı. Anarşizm ve marksizm arasındaki karşılıklı ilgisizlik ve reddediş yerini tartışma isteğine, diğerinin pozisyonlarını anlama ve uzlaşı ve ayrılık noktalarının dürüstçe ifade edilmesine bıraktı.

Burjuva Solu Nedir? (2)

Marksistler, en başından beri, farklı biçimlerde olsa da burjuva solunu tanımlamışlardır. Bugün bizim burjuva solu tanımımız da marksizmin tarihi boyunca bu olguyu yorumlayışından gelmektedir. Burjuva düzeni savunmadığını iddia edenler dahi, genellikle burjuva demokrasisi ve genel olarak demokratikleşme konuları üzerinden aslında kapitalist düzeni savunmaktadırlar. Burjuva güçler arasındaki savaşlara karşı olduklarını söyleyenler de, ulusların kendi kaderini tayin hakkı üzerinden çatışmalardaki burjuva milliyetçisi taraflara destek vermektedirler. Yaptığımız tanım sosyal demokrasi, Stalinizm, Maoizm, Troçkizm ve arada, ortaya kalan bütün siyasi eğilimleri kapsar.

Burjuva Solu Nedir? (1)

Bir süredir EKA Türkiye Şubesi olarak sürdürdüğümüz ve geçmişten günümüze sol kapitalistlerin tarihte işçi sınıfının çıkarları ve mücadelesinin karşısında nasıl bir yeri temsil ettiğini açıklamaya çalıştığımız tartışmalarımızın bir özet halini yayınlıyoruz. "Burjuva solu, tarihi boyunca kapitalist düzene hep hizmet etmiş, iyi niyetli insanları gerçek proleter mücadele saflarından uzak tutmaya çalışmış, açıkça veya örtük biçimde kapitalist toplumun çıkarlarını savunmuştur. Gelecekte de işçi sınıfı, solcu düşmanlarına sağcı düşmanlarından farklı muamele etmeyecektir." - EKA Türkiye Şubesi

THY Grevi: İşçi sınıfı İşverene, Sendikalara Karşı

Yaklaşık 500 bin kamu işçisinin katılımıyla gerçekleşen 23 Mayıs kamu işçileri grevinin de zam dışında en temel taleplerinden birisi de grev hakkıydı. THY işçileri ise grev yasağı için eylemdeydi; bu iki gelişmede de sendikaların temel rolü, olgunlaşan dinamiği yalnızlaştırarak işçi sınıfının diğer kesimleriyle buluşturmamaktı. İşçileri sektörler biçiminde bölen bu sendikalar, yakın tarihlerde olan bu iki eylemde de ortaya çıkan enerjiyi sektörel sınırlar içerisinde eritmeye çalıştılar.

Bangladeş: Asya'nın Grev Atölyesi

Emeğin militarize oluşunun en uç göstergelerinden biri olarak tekstil sektörü hemen hemen ağırlıklı olarak varolduğu bütün ülkelerde işçi sınıfına aynı kaderi yaşatıyor. Düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve üst üste mesailer ile bitkin düşen işçiler hem yeterli beslenemiyorlar, hem de sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar.

İspanya: Asturias'taki Maden İşçilerinin Mücadelesi Ne İfade Ediyor?

Ancak her şeyin yanında ve temelinde görünen tek şey var ki, o da Asturias'taki maden işçileri kapitalizmin krizine karşı cevap üretmeye çalışıyor; sınıf, dünyanında her yanından artık bizler için hiçbir şey önermeyen kapitalizme karşı çıkış arıyor: “Bizler meta değiliz!, Sisteme Madreñazu!

İspanya'da Genel Grev: Bağımsız İşçi Hareketi için Radikal Azınlıkların Çağrısı

Burada İspanya'daki son genel grev sırasında bir kitle meclisi çağrısı yapan Alicante Eleştirel Blok & Kitle Meclisi ve Palencia İşçi Grubu tarafından sendikaların rolünü mahkum eden iki bildiriyi yayınlıyoruz.

Hindistan'da Kitle Meclislerine Doğru

Hindistan'da, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen grevler, her ne kadar sendikalar tarafından organize edilmiş olsalar da Hindistan işçi sınıfının 100 milyonluk bir katılımı ile gerçekleşmiş olması, hem yazıda da belirtildiği üzere onun hoşnutsuzluklarının varlığınının ve aynı zamanda da bu ülkenin proleterlerinin sınıf mücadelesinin gelişiminin bir parçası olduğununu bir göstergesidir.

İki Gün Yeter Mi?

Bugün sağlık işçileri iki gün sürecek greve başladılar. Artık herkes sağlık işçilerinin ne kadar zor koşullarda çalıştığını biliyor: Uzun çalışma saatleri ve düşük ücretler. Yeni düzenlemelerle ve bekleyen yasa tasarıları ile ise uzun çalışma saatleri, düşük ücret ve güvencesiz çalışma kural haline getiriliyor. Ancak bu durum sadece sağlık işçilerini değil, işçi sınıfının tamamını ilgilendiriyor.

SENDİKALARA RAĞMEN 26 MAYIS GREVİ

Bilindiği üzere, 22 Şubat 2010 tarihinde Türk-İş, Kamu-Sen, KESK ve DİSK'ten oluşan sendika konfederasyonları, Ankara'da günlerdir eylem yapmakta olan Tekel işçilerine, 26 Mayıs tarihinde bir genel grev yapılacağını duyurmuşlardı. Bu kararın açıklanmasının ardından, ekmekleri için mücadele eden Tekel işçileri, sorunlarının aciliyetine rağmen böylesi bir eylemin üç ay sonrasına konulmasını çok sert bir biçimde protesto etmişlerdi. Bu karar Tekel mücadelesi sürecinde, işçiler ile sendikacılar arasında gerçekleşecek pek çok kapışmadan bir tanesini tetikleyecek, ve nihayetinde Tekel işçilerinin mensubu Tek Gıda-İş Sendikası başkanı ve Türk-İş genel sekreteri Mustafa Türkel'in, konfederasyon genel sekreterliğinden istifasına neden olacaktı.

Bir gün yeter mi?

Kriz yine bir kabus gibi çöktü üzerimize. Krizin ‘teğet geçtiği’ iddia edilen Türkiye’de resmi rakamlara göre işsizlik %15,5 gibi rekor bir orana ulaştı ki gerçek durumun çok daha kötü olduğunu herkes biliyor. Kamu sektöründe ise %2.5+%2.5’luk zamla devlet emekçilere enflasyonun bir hayli altı bir miktar vererek aslında bir maaş kesintisi yaptı. Krizin etkileri diğer ülkelerde de benzer şekilde: Nüfusun %35’inin saatlik 3,25 TL veya daha az para ile geçindiği Çin’de, hükümete göre krizin ‘geri dönüş’ünün ardından on iki milyondan fazla kişi işsiz kaldı. ABD’de geçtiğimiz sene 2,6 milyon insan işsiz kaldı ve bu sene, bu rakama iki milyon kişi daha eklendi.

84-85 İngiltere Madenciler Grevi

İngiltere’de, Mart 1984’te başlayıp Mart 1985’e kadar süren büyük madenci grevinin üzerinden 25 yıl geçti. Yaklaşık 120.000 işçi, bir yıl boyunca grevdeydi. Bugün bu deneyimin tarihin soyut akademik bir parçası olarak değil; işçi sınıfı ve komünistler için grevin kendisinden dersler çıkarma ve içinde bulunduğumuz tarihsel koşulları anlama fırsatı olarak ele alınması gerekiyor.

Edirne-giyim grevi

Arka kapakta yayınladığımız yazı Edirne-Giyim fabrikasında Türk-İş tarafından gerçekleştirilen bir grev üzerine yazılan bir değerlendirmedir. Örgütümüze üye olmasa da sendikalar konusunda bize çok benzer yaklaşımlara sahip olan, Edirne’den “işsiz-öğrenci” bir yoldaş tarafından yazılmıştır. Bu değerlendirme Bursa’daki “Sınıf(sız)” adlı bağımsız bir işçi bülteninin 4. Sayısında da yayınlanmıştır (bu sayının elimizdeki bir pdf örneğini edinmek isteyenler

“Edirne giyim" de biracayip "grev" ve dersler

SENDİKALAR YIKILMADAN İŞÇİLER ÖZGÜRLEŞEMEYECEK! Edirne'de Kapıkule yolu üzerine kurulu bulunan Edirne Giyim fabrikasında iki haftadır sürmekte olan bir grev gerçekleşmekte. Ancak elbette bu “grev” bildiğimiz grevlerden epey bir farklılık taşımakta. Şöyle ki; yaklaşık bin işçinin çalıştığı fabrikada yalnızca 4 işyeri temsilcisi greve çıkmış bulunmakta.

RSS - grev beslemesine abone olun.