Gazze ekonomisini iki yıl boyunca -gıda ve
yakıt aktarımını engellemek, ihracatı durdurmak ve işçilerin sınırın öte yanına
geçip İsrail'de iş aramalarını engellemek yoluyla- boğarak, çaresiz
Filistinlilerin Mısır sınırını aşarak kaçmaya çalıştığı, bütün Gazze'yi, tam
bir tutsak kampına çevirdikten sonra Israil savaş aygıtı bu yoğun nüfuslu
yoksul bölgeyi , açık bir biçimde bir hava bombardımanının bütün barbarlığına
tabi tutuyor. Yüzlerce insan şimdiden öldürüldü ve çoktan tükenen hastaneler
bitmez tükenmez yaralı seliyle baş edemiyor. İsrail'in sivil kayıpları sınırlandırmaya
çalıştığı iddiaları, bütün "askeri" hedeflerin bir yığın evin yanında olduğu
bir durumda meşum bir yalandan ibaret. Camiler ve İslam üniversitesinin açıkça
hedef seçildiği bir durumda, sivil ile askeri hedefler arasındaki ayrım tamamen
anlamsızlaşıyor. Sonuç çok açık: çoğu çocuk olan siviller öldürüldü ya da sakat
bırakıldı, daha da fazlası bitmek bilmez saldırılar nedeniyle terörize oldu. Bu
satırlar yazıldığı sırada İsrail başbakanı Ehud Olmert'te bir yandan bu
saldırının ilk aşama olduğunu açıklıyordu. Tanklar sınırda bekliyor ve tam bir
işgal ihtimali hala mevcut (4.1.2008 günü itibariyle İsrail birlikleri karadan
işgali başlatmış durumda).