Türkiye

Seçim Sirki ve Marksizmin Tahrifatçıları

Bu yazı, Türkiye'den yakın bir sempatizanın Türkiye'de yaklaşan seçimlerle ilgili görüşlerini içermektedir. Yoldaşın Türkiye'deki seçim sirkine, özellikle de burjuva siyaset arenasına katılımı "anti-faşizm" ya da "demokrasinin savunulması" adına meşrulaştıran sermaye aşırı solunun tehlikeli rolüne ilişkin kınama ve eleştirilerine tamamen katılıyoruz.

Afetin Adı Kapitalizm - Ancak Proleter Sınıf Dayanışması Yaşatabilir!

Türkiye'deki bazı yoldaşların, Türkiye ve Suriye'yi vuran depremle ilgili olarak yaptığı açıklamayı burada yayınlıyoruz. Resmi ölü sayısı şimdiden 21.000'i geçti ve ilk depremden sağ kurtulan ancak şimdi açlık, soğuk ve hastalıkla karşı karşıya olanları da sayarsak, sayının tırmanması muhtemel. Yoldaşların bu korkunç olaylara verdikleri hızlı tepkiyi selamlıyoruz. Açıklamanın da gösterdiği gibi, bu "doğal" afet, insanları tamamen yetersiz ve dayanıksız konutlarda yaşamak zorunda bırakan kapitalist kâr ve rekabetin duygusuz talepleri nedeniyle çok daha ölümcül hale gelmiştir. Depremin yıkıcı etkileri, kapitalist üretim tarzının her açıdan çürümekte olduğu günümüzde, burjuvazinin işçi sınıfı ve ezilenlerin yaşamlarını ve acılarını hor görmesinin daha da belirginleştiğini göstermektedir. Özellikle de bu felaketin emperyalist savaş tiyatrosunun ortasında gerçekleşiyor olması etkisini önemli ölçüde ağırlaştırmaktadır. Depremin merkez üssü, uzun süredir Türk devleti ile Kürt milliyetçileri arasındaki çatışmalara konu olan, ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı bölgede, Maraş'tadır. Suriye'nin kuzeyinde, mağdurların büyük bir kısmı Suriye'deki ölümcül savaştan kaçarak sığınmaya çalışan ve Esad rejiminin Halep gibi şehirlerdeki hastaneleri kasıtlı olarak bombalamasıyla daha da kötüleşen cehennem koşullarında yaşayan mültecilerdir. Bölgedeki savaşan kapitalist gruplar arasında süregelen çatışma da zaten yetersiz olan kurtarma çabalarının önünde siyasi ve maddi bir engel olarak duracaktır.

15-16 Haziran 1970 İşçi Ayaklanması

1970 yılı bir anlamda Türkiye’de 1908 ve 1923 dönemlerindeki grev hareketlerinin ardından yeniden serpilmeye başlayan dinamik ve militan işçi sınıfı karakterinin bir göstergesi olarak tarihe geçmiştir. Dönemin dünya işçi hareketiyle paralel şekilde gerçekleşen 15-16 Haziran işçi ayaklanması sunduğu deneyimler ve Türkiye işçi sınıfı tarihi için paha biçilmez bir önem taşımaktadır.

Subscribe to RSS - Türkiye