Submitted by DünyaDevrimi on
Aşağıda yayınladığımız parlamentarizm üzerine tezler, 1921’de kurulacak olan İtalya Komünist Partisi’nin çekirdeğini oluşturmuş olan İtalya Sosyalist Partisi içerisindeki parlamentarizm karşıtı komünist fraksiyon adına Amadeo Bordiga tarafından kaleme alınmıştır. Bu tezler Komünist Enternasyonal’in 1920’deki İkinci Kongresi’ne tartışılması için sunulmuştur. O dönemde KE içerisinde komünistlerin parlamento seçimlerine girip, kazandıkları takdirde parlamento içerisinde çalışma yapıp yapmaması gerektiği üzerine büyük tartışmalar çıkmıştır. Lenin, Troçki ve diğerleri tarafından çoğunluğun pozisyonu “devrimci parlamentarizm”i savunmaktadır; bu fikre göre devrimciler parlamento forumunu kapitalizmin çökmüşlüğünü duyurabilecekleri ve komünist devrimi savunabilecekleri bir “tribün” gibi kullanabileceklerdir. (aralarında İtalya’da Bordiga’nın fraksiyonun, Almanya’da KAPD’nin, Britanya’da Silvia Pankhust’ün grubunun bulunduğu) Sol komünistler ise parlamentolarda faaliyet yürütme döneminin kapandığını savunmuşlardır. Buna göre, proleter devriminin doğrudan gündemde olduğu yeni dönemde, egemen sınıf parlamenter “demokrasi”yi işçi konseyi iktidarı için verilen işçi mücadelesinin karşısında bir araç olarak kullanmaktadır; Eğer komünist partiler parlamenter “gevezelik” ve seçim maskaralığının içerisine girerlerse, işçi sınıfı saflarında çok tehlikeli kafa karışıklıklarını yayabilir. Bize göre tarih bu ikinci görüşün doğruluğunu kesin bir şekilde kanıtlayan örneklerle fazlasıyla doludur. Fakat bu tartışmayı gelecek sayılarımızda yayınlayacağımız makalelerde inceleyeceğiz. Bugün de, “devrimci” olduğunu iddia edip, geçtiğimiz seçimlerde olduğu gibi şu veya bu şekilde seçimlere girerek “devrimci parlamentarizm” geleneğini sahiplendiğini iddia eden ya da seçimleri bir tür propaganda aracı olarak kullandığını savunan çeşitli gruplar mevcut. Hâlbuki bu tamamen bir yalandan ibaret. Seçim üzerine yazımızda da incelemeye çalıştığımız gibi, bu sözde sosyalistlerin kapitalizmle hiçbir dertleri yok ve tek önerdikleri onun idaresine “radikal” alternatifler sunmaktan ibaret. Bugün eski devrimci parlamentarizm taktiğini samimi bir şekilde savunan bir komünist grup ile karşılaşmak neredeyse imkânsız. Fakat tam da bugünün sözde devrimcileri kendi burjuva politikalarını aklamak adına, geçmişin işçi hareketinin hatalarından faydalandığı için, sol komünistlerin tezleri 1920’de olduğu kadar geçerlidir.
Temel
1. Parlamentarizm kapitalist düzene özgü olan politik temsil biçimidir. Devrimci Marxistlerin parlamentarizme ve burjuva demokrasisine yönelik ilkeli eleştirileri, seçimlerde devletin temsili organları için bütün sınıflardan her yurttaşa verilmiş olan oy hakkının, devlet aygıtının bütün hükümetlerinin egemen kapitalist sınıfın çıkarlarını savunma komitesine dönüşmesini ve devletin kendisini burjuvazinin proleter devrimine karşı mücadelesinin tarihsel organı olarak örgütlemesini engelleyemeyeceği genel sonucuna götürür.
2. Komünistler işçi sınıfının her hangi bir parlamenter çoğunluk elde etme yoluyla iktidarı alabilme olasılığının asla olmadığını savunurlar. İşçi sınıfını iktidar hedefine ancak silahlı devrimci mücadele taşıyabilir. Komünist iktisadi yapılanmanın başlangıç noktasını oluşturan iktidarın proletarya tarafından fethi, demokratik organların şiddetli ve dikkatli yıkımına ve onların yerine proleter iktidar organlarının yani işçi konseylerinin konmasına götürür. Bu yolla sömürücü sınıfın bütün politik hakları ellerinden alınır ve sınıfsal temsile dayanan bir hükümet sistemi olan proletarya diktatörlüğü kurulmuş olur. Parlamentarizmin yıkımı bu anlamda komünist hareketin tarihsel bir hedefidir. Dahası, burjuva toplumunun, kapitalist mülkiyetten bile önce ilk yıkılması gereken formu tam da temsili demokrasidir.
3. Aynı durum, teorik olarak devlet organlarının karşıtı olarak konulmaması gereken yerel hükümet kurumları (örn. Belediyeler) için de geçerlidir. Gerçekte bunların işleyişi burjuvazinin devlet aygıtının aynısıdır. Bunlar da benzer biçimde devrimci proletarya tarafından yok edilmeli ve yerlerine işçi temsilcilerinin yerel Sovyetleri konulmalıdır.
4. Mevcut durumda, devrimi maddi ve zihinsel olarak ilerletirken komünistlerin görevi, her şeyden önce, hain eski sosyal demokrat liderler yüzünden yayılmış olan illüzyon ve ön yargılardan, proletaryayı özgürleştirmektir. Kitlelerin alışkanlık ve düşüncelerinde ve aynı zamanda eski sosyalist partilerde köklenmesine neden olacak kadar uzun bir süredir demokratik bir düzenle yönetilmekte olan ülkelerde bu görev özel bir önem arz eder ve devrimin hazırlanmasının sorunları arasında ilk sırayı alır.
5. İktidarın proletarya tarafından fethi fikrinin hala çok uzakta olduğu bir dönemde ve henüz ortada proletarya diktatörlüğünün gerçekleştirilmesi ve devrim için doğrudan hazırlanma sorununun olmadığı bir zamanda; seçimler katılım ve parlamenter etkinlik, propaganda, ajitasyon ve eleştiri için büyük olanaklar sunmuş olabilir. Diğer bir açıdan, burjuvazinin henüz ortaya çıkmış olduğu ve yeni kurumları yaratmakta olduğu ülkelerde, hala oluşma aşamasında olan temsili organlara komünistlerin katılımı, proletaryanın son zaferi için ve devrimin olumlu sonuçlanmasını getirmek için olayların gidişatında önemli bir etki yapabilir.
6. Dünya savaşının bitmesiyle ve bunun burjuvazinin toplumsal örgütlenmesi için doğurduğu sonuçlarla açılan mevcut tarihsel dönemde (buna iktidarın işçi sınıfı tarafından fethi fikrinin ilk gerçekleşmesi olarak Rus devrimi, sosyal demokrasinin hainlerine karşıt olarak yeni Enternasyonalin kurulması eşlik etmiştir), demokratik düzenin uzun zaman önce girdiği ülkelerde, parlamentarizmi komünizmin devrimci davası için kullanma olanağı kalmamıştır. Proletaryanın diktatörlüğü için de nihai mücadelenin hazırlanması için de propagandanın netleşmesi, komünistlerin işçilerin payına seçimleri boykot etme yönünde propaganda yürütmelerini gerektirir.
7. Bu tarihsel koşullar altında, yani hareketin esas sorununun iktidarın proletarya tarafından devrimci fethi haline geldiği mevcut durumda, Partinin her politik etkinliği bu hedefe adanmalıdır. Karşıt partilerin her çatışmasının, iktidarın ele geçirilmesi için verilen her kavganın, demokratik mekanizma çerçevesinde, seçim kampanyalarında ve parlamento tartışmalarında oynanması gerektiğine insanları ikna etmeye çalışan yalan ile yani burjuva yalanı ile tam ve kesin bir biçimde kopmak gerekmektedir. Burjuva sınıfı ile yan yana çalışarak, işçileri seçimlere katılmaya çağıran geleneksel yöntemi, proletaryanın sömürücüleriyle aynı parlamenter zeminde belirdiği gösteriyi tam olarak yadsımadan bu hedefe ulaşmak mümkün olmayacaktır.
8. Eski sosyal demokrat partilerin aşırı parlamenter pratiği, bütün politik eylemin seçim kampanyaları ve parlamenter etkinlikten ibaret olduğu şeklinde tehlikeli bir kavrayışı yaymıştır. Diğer yandan proletaryada bu ihanete karşı duyulan tiksinti, partinin etkinliğinin ve politik eylemin bütün önemini yadsıyan sendikalist ve anarşist eğilimler için verimli bir zemin hazırladı. Bu nedenle Komünist Partiler devrimci Marxist yöntemin propagandasını yaparken, çabalarını doğrudan proletarya diktatörlüğü ve işçi konseyleri üzerinden temellendirmez ve burjuva demokrasisi ile tüm bağlarını koparmazlarsa asla tam bir başarı sağlayamazlar.
9. Pratikte seçim kampanyalarına ve sonuçlarına atfedilen abartılmış önem, bunlara partinin bütün güçlerini ve insanlarını, yayınını ve ekonomik kaynaklarını uzun bir dönem için ayırması gerçeği, bir yandan toplantılardaki-eylemlerdeki bütün konuşmaların bu hedefe yönelmesi ve buna karşıt olarak ortaya konan teorik ifadeler kullanılması anlamına gelir, ki bu durum seçimin komünist hedeflere ulaşılmasını sağlayan esas eylem olduğu inancını güçlendirir. Diğer yandan ise bu durum parti örgütlenmesine legal ve illegal devrimci çalışmanın gerekleriyle tam bir çelişki içinde olan teknik bir nitelik vererek her tür devrimci örgüt çalışmasından ve örgütlenme hazırlığından neredeyse tam bir çekilmeye götürür.
10. Komünist Enternasyonal’e bir çoğunluk kararıyla katılmış olan partiler göz önüne alındığında, bunların seçim kampanyalarına bundan sonra da katılmaları, ayıklanmamaları, Komünist Enternasyonal’in tarihsel rolünü sürdürmesini imkansız kılacak sosyal demokrat unsurların elenmesi gerekliliğinin önüne geçecektir.
11. Parlamentolarda ve diğer demokratik organlarda vücut bulan tartışmaların gerçek niteliği, karşıt partilerin bir eleştirisinin ötesine geçip parlamentarizm ilkesine karşı propaganda yapma, parlamenter yapının sınırlarını aşan eylemler yapma olanağını dışlar. Tam da bu yüzden, seçim sürecinin bütün formalitelerine uymayı reddederek konuşma hakkı sağlayan bir temsiliyet elde etmek imkânsızdır. Parlamenter mücadele içerisinde başarı ancak bu kurumun üzerinde durduğu ilkeleri herkesin kullanabileceği bir silahı kullanabilme yeteneğiyle ve yasalardaki inceliklerden faydalanma yoluyla elde edilebilebilir. Nitekim seçim kampanyalarında elde edilebilecek başarının ölçüsü de giderek elde edilen oylar ve sandalyeler haline gelecektir. Komünist Partilerin parlamentarist pratiğe tamamen farklı bir nitelik kazandırma yönündeki bütün çabaları da basitçe bu pösteki sayma çabasına kurban edilecek olan enerjinin iflasına götürecektir. Komünist devrim davası ise tek cümleyle kapitalist sömürü düzenine karşı doğrudan eylemi gerektirir.
A. Bordiga, 1920