Santana Otel’inden Henüz Kovulan Bir İşçiden Bazı Tavsiyeler

 

Merhaba İşçi arkadaşlarım...

 

Ben Santana Otel'inde henüz işe başlamış bir işçiydim ve üç günün sonunda hiçbir sebep gösterilmeden işten kovulduğum haberini aldım. Bu yazıyı yazmamın sebebi eski bir deyişle 'söz uçar yazı kalır' denir ya, işte o sebeple ben de iş sürecinde yaşadıklarımı ve neden kovulduğumu ele alan bir metin yazma ihtiyacı hissettim. Çünkü biliyorum ki bugün benim başıma gelenler, yarın sizin de başınıza gelebilir. Beni bir kardeşiniz olarak görmenizi ve söylediklerimi dikkate almanızı istiyorum.

 

Arkadaşlar hepimiz Santana Otel'i çalışanlarıyız, buradaki işlerin yürümesi bizim sayemizde olmakta. Bizler bu otelin yemeğini, temizliğini kısaca söylemek gerekirse her şeyini yapmaktayız. Bizler olmazsak, Santana Otel'i de olmaz. Çünkü bizler her gün emeğimizle burayı yeniden üreten değerleriz. Öncelikli olarak sizden isteğim bu otelin en önemli değerinin siz işçi kardeşlerim olduğunuzu fark etmenizdir. Günde 12 saat çalışıyoruz hem de asgari ücrete....haftalık iznimiz yok ayrıca iş sözleşmesinde geçen haftalık 45 saat maksimum çalışma süresini  aşmamıza rağmen fazla mesai ücreti de almamaktayız. Diyebilirsiniz ki, iş mi var da ben bu çileyi çekiyorum? . Çok haklısınız... Bu noktada söyleyecek sözüm yok, ancak bilmenizi istediğim nokta hiç kimse onursuz bir şekilde bu koşullarda çalışmaya zorlanamaz. Evet, bugün çok rahatlıkla yeriniz başka bir işçiyle doldurulabilir. Gene haklısınız... ama bu demek değil ki sizler böyle ağır koşullarda özür dileyerek söylüyorum "hayvanca" çalışmaya zorlanabilirsiniz. Ben, kendimin ve sizlerin haklarınızı koruduğum için bugün işten atıldım. Fazla mesaiyle çalışmanın yasal olmadığını belirttiğimden, haftalık iznimizi istediğimden, bana baskı uygulamak isteyen ustabaşımla tartıştığımdan bugün işten kovuldum... Bu sıraladığım gerekçelerin ne kadar "insani" ihtiyaçlar olduğunu fark etmenizi istiyorum.

 

Burayı, yani Santana'yı, sadece Santana değil tüm dünyayı yaratan sizin gibi işçiler. Tarihte Mısır'daki Piramitleri yapanlar da kölelerdi, tek farkları sizin gibi emeklerini istedikleri yere satamamalarıydı... Yani sizler 'özgürsünüz',  emeğinizi istediğinize satma özgürlüğünüz var bu özelliğiniz Mısır Piramitlerini yapan kölelerden sizi ayıran en önemli özelliktir. Peki, işyerinde maruz kaldığımız yıldırma, bastırma, susturulmaya nasıl karşı gelebiliriz? Dediğim gibi Santana Otel'i sizlersiniz. Üretimden gelen gücünüzü, çalışmaktan gelen gücünüzü, benim gibi haksızlığa maruz kalan işçi arkadaşlarınızı koruyarak ve kendi aranızda dayanışarak aşabilirsiniz ancak. Sizden ricam, size psikolojik baskı uygulayan ve sizi yıldırmaya çalışan 'ustabaşılarınızı' ve sizin üzerinizde baskı uygulayan her türlü unsura karşı beraberce direnmeniz ve haklarınızı ortak şekilde aramanızdır. Bu dünyayı üretenler biz isek, neden bir araya gelerek haklarımızı herkesin çıkarı için aramayalım ki? Bugün tekel işçileri hakları için direnerek 4-C yasasını nasıl geri çevirdiyse ve hakları için mücadele ederek tüm Türkiye'nin gündemine oturduysa, sizler de bunu başarabilirsiniz, çünkü sizler annesiniz, babasınız, emekçisiniz, işçisiniz, üretenlersiniz... Haklarımızı aramamıza tek engel, aramızda patron yalakası olan "Kral'dan daha Kralcı" lümpen işçiler ve "ustabaşı"lardır. Daha onurlu bir yaşam bizim elimizde, onu beraber kuralım ve çocuklarımız için güzel bir dünya yaratalım... Saygılarımla...

Santana Oteli Resepsiyonu'nun eski çalışanı bir işçi...