İki Gün Yeter Mi?

Bugün sağlık işçileri iki gün sürecek greve başladılar. Artık herkes sağlık işçilerinin ne kadar zor koşullarda çalıştığını biliyor: Uzun çalışma saatleri ve düşük ücretler. Yeni düzenlemelerle ve bekleyen yasa tasarıları ile ise uzun çalışma saatleri, düşük ücret ve güvencesiz çalışma kural haline getiriliyor. Ancak bu durum sadece sağlık işçilerini değil, işçi sınıfının tamamını ilgilendiriyor.

2008 dünya ekonomik kriziyle her bir işçinin hayatı daha da zorlaştı. Bir çoğumuz işten atılırken, halen çalışmakta olanlarımız için işsizlik çok daha büyük bir tehdit haline geldi. Gençler içinse iş bulmak imkansızla yarışıyor. Sermayenin kriz politikası işçi sınıfına topyekun saldırı oldu. Ancak bunu farklı sektörlerde, mümkünse farklı zamanlarda ve farklı isimler altında yapmaya özen gösterdiler ama sonuç bir bütün olarak işçi sınıfı için çalışma koşullarının kötüleşmesi ve yaşam standartlarının düşüşü oldu.

Bu saldırıların önüne geçmek için ne yapabiliriz?

Sendika iki günlük grev ilan etti fakat bu saldırıyı durdurmak için yeterli bir adım değil. Bunu en yakın örneğinden TEKEL'den biliyoruz. Güvencesiz çalışma koşulları, özlük haklarının kaybı TEKEL işçilerine 4-C adıyla dayatılmıştı. Sendikalar bir günlük iş bırakma ilan ettiler ama bu pek bir işe yaramadı: Grev yaptığını iddia eden sendikalar, sokağa taşıyabilecekleri kitleyi bile alana taşımayarak grevi etkisizleştirdiler. Bu bir günlük iş bırakma, o zamana kadar mücadelenin sınıfın geneline yayılması ile kazanabileceğini gören ve bu yönde çaba sarf eden işçilerin gözünde bir hezeyan oldu. Bu hayal kırıklığından sonra hareketi yönlendirmek ve baltalamak sendikalar için çok daha kolay oldu. Günümüzde de kapitalizmin artık çürümüş aygıtları olan sendikalar mücadeleyi birleştirmekten (?!) bahsederken acaba hiç son dönemdeki metal işçileri grevi ile bugünkü sağlık işçileri grevini bile birleştirebilmeyi düşünmüşler midir?

Sendikaların birkaç saatlik ya da birkaç günlük grev ilan etmesi bizim bu saldırıları püskürtmemiz için bir araç olmadığını söylüyoruz. Peki, o zaman ne yapmalıyız?

Bizim ancak kendi irademiz ve gücümüz çalışma koşullarımıza ve hayat standartlarımıza yöneltilen saldırıyı durdurabilir. İrademizi, sendikaların dışında, bir araya geldiğimiz kitle toplantılarında ortaya koyabiliriz. Bu bir hayal değil, bunu daha önce de yaptık, şu anda da dünyanın farklı yerlerinde yapıyoruz. Bu yolla Mısır'da ve Tunus'ta işçiler büyük ücret artışı aldılar. Önemli olan kendi gücümüzün farkına varmamız ve mücadeleye dönük kararlar aldığımız, talepler ortaya koyduğumuz kitle toplantıları gibi öz-örgütlülüklerimizi yaratabilmemiz. Bu yolla mücadelemizi genişletebilir, sınıfımızın tümüne yayabiliriz. Zira bu sınıfımızın tamamına yöneltilen bir saldırı ve bunu ancak sınıfımızın tamamının birlikte mücadele etmesi durdurabilir.

İşçi sınıfının kurtuluşu kendi ellerindedir!

EKA

Tags: