Bizi yenilgiye sürükleyen sendikalar

"Son Eylem Günlerinde, protesto eden ve greve çıkan milyonlarca kişi var bizlerden. Hükümet henüz geri adım atmadı. Sadece bir kitle hareketi onlara bunu yaptırabilir. Bu fikir kendi yolunu tuttu; sınırsız, genel,  yenilenebilir ve ekonomiye diz çöktürecek bir grev üzerine tartışmalar içinde ifade buldu..." 

"Hareketin alacağı biçim, bizim işimiz... Ne gibi önlemlerin alınacağı, ne gibi talepler öne süreceğimiz bize kalmış... Ve herhangi birine.  Chérèque (CFDT), Thibault (CGT) ve şirketin bizim için karar almasına izin vermek gelecek yenilgileri hazırlar. Chérèqu, emeklilik yaşının 42 yıl olması [1 ]taraftarı. Thibault'un kanunu iptalini isteyip istemediğinden emin olamıyoruz: bizden binlercesi topluca işten çıkartıldığında, bizi bölünmüş ve yenilmiş bir halde yüzüstü bırakarak,  Sarkozy ile şampanya içtiğini unutamayız. Sözüm ona "radikaller"e de daha fazla güvenemeyiz. Sosyalist Parti 42 yıl için oy veriyorken, ilkelerinden ödün vermez diye bilinen Mailly (FO), Aubry ile el sıkıştı. [...]"

 "Eğer bugün onlar yenilecek grev yolunu seçiyorlarsa,  görüşme masasındaki varlıklarını devam ettirmek için bir pazarlık kozu olarak kullandıkları direnişin kontrolünü kaybetmekten kaçındıkları içindir... Neden? Çünkü CFTC'den SUD-Solidaire'a kadar yedi sendika tarafından imzalanan mektupta yazıldığı gibi, onlar  "emeklilik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlayacak adil ve etkin önlemler dizisine, sendikaların bakış açısı"nın duyulup bilindiğinden emin olmak istiyorlar. Kimse, bir an için bile olsa, 1993'ten beri emeklilik sistemini parçalayanlar, bizlerin yaşam ve çalışma koşullarını yıkıma uğratanlar ile olası bir anlaşmaya varılabileceğine inanabilir mi?"

 "Hükümete ve hakim sınıflara geri adım attıracak tek güç; devlet ve özel sektör işçilerinin, işsizlerin, emeklilerin ve gençliğin, yasadışı göçmenlerin, sendikalı ya da sendikasız işçilerin direnişimizi kendi kendimizce kontrol edebildiğimiz ortak kitle meclislerine dayanan birliğidir."

Bu alıntılar, Paris'teki eylemler sırasında yaygın biçimde dağıtılan Gare de l'Est'deki meslekler-arası Kitle Meclisi'nin işçi ve katılımcıları tarafından imzalanan bir bildiriden yapıldı. [2]

Aynı anlam ve nitelikteki başka birçok itiraz, diğer meslekler-arası kitle meclislerinden, direniş komitelerinden ya da küçük siyasi örgütlülüklerden geliyor ve bizleri yenilgiye götürdüklerini izlediğimiz sendikalara karşı büyüyen güvensizliği vurguluyor.

Sendikaların ötesinde, sendika mücadelesi sorgulanıyor

Nitekim sendikaların mücadeleyi 2003, 2007 ve şimdi 2010'da baltalamaları, daha geniş anlamda sendikaların gerçek doğası sorununu gündeme getirdi. Onlar hala işçi sınıfının tarafındalar mı? Son on yıllar boyunca süregelen mücadelelerin kısaca gözden geçirilmesi gösteriyor ki; sendikalar hakikaten burjuva kampına geçmiş bulunmaktadırlar.

100 yılı aşan zaman zarfında, kendiliğinden ortaya çıkan, kitlesel, yasadışı grevler (wildcat strikes, resmi olarak sendikalar tarafından düzenlenmemiş grevler -not çevirene ait), sadece temel, büyük mücadeleler oldu. Ve bütün bu mücadeleler, aynı temelde örgütlendiler; sendika biçiminde değil,  tüm işçilerin kendi mücadelelerini ve çözülmesi gereken problemlerini tartıştıkları,  seçilmiş ve geri çağrılabilir komiteler aracılığıyla mücadeleyi merkezileştirmek için savaşan kitle toplantıları temelinde.  Mayıs 1968'de, Fransa'daki büyük grev, sendikalara rağmen tetiklendi. İtalya'da, 1969'un Sıcak Sonbaharı'ndaki grevler esnasında, işçiler sendika temsilcilerini grev toplantılarından dışarı attılar. 1973'te, Antwerp liman işçileri grevi, yerel sendikalara saldırdı. 1970'lerde İngiltere'deki işçiler sendikalara sık sık diklendiler. Aynı şey 1979'da Fransa'da, Dunkirk'teki Longwy-Denain grevi sırasında gerçekleşti.

Ağustos 1980'de, Polonya'da işçiler (resmi olarak devletin bir organı olan) sendikaları reddettiler.  Genel toplantılar ve seçilmiş ve geri çağrılabilir delegelerin oluşturduğu komiteler (MKS) üzerinden bir kitle grevi örgütlediler. Tüm işçilerin görüşmeleri takip edebilmesi, bunlara müdahale edebilmesi ve delegeleri denetlemesi için devlet yetkilileri ile yapılan görüşmeler sırasında mikrofonlar ve PA sistemleri kullanıldı. Tabii ki, bu grevin nasıl sonlandığını unutamayız: yeni, özgür, bağımsız ve işçi sınıfının mücadelesinin dizginlerini teslim edebileceği savaşkan bir sendika illüzyonu ile. Sonuç çabuk oldu. Solidarity adındaki bu "tamamıyla parlak ve yeni" sendika, mikrofonları kesti ve Polonya devleti ile gizli pazarlıklara oturdu ve onlarla birlikte, dağılmayı, bölünmeyi ve en nihayetinde işçi sınıfının sert yenilgisini yönetti!

Sendikaları takip etmek daima yenilgiye götürüyor. İşçilerin dayanışması tarafından canlandırılan kitlesel bir mücadeleyi geliştirmek için kontrolü ele almak gerekli.

 "İşçilerin özgürleşmesi, işçilerin kendi görevidir."

EKA (22 Ekim, 2010)

[1] Fransız devleti çalışma yaşını, emeklilik 40'tan 42'ye yükseltmeyi öneriyor.

[2] Bir 'meslekler-arası' kitle meclisi, farklı sektörlerden biraraya gelmiş işçilerinden oluşur. Gare del'Est'deki 'meslekler-arası' kitle meclisi, demiryolu, eğitim, postane, gıda, bilişim, vb sektörlerinden oluşuyor.

 

Tags: