Hindistan'da Kitle Meclislerine Doğru

Hindistan'da 100 milyon işçi, 28 Şubat tarihinde bir günlük greve katıldı. Ülke genelinde birçok sektörü vuran bir grev, bazıları tarafından gelmiş geçmiş dünyadaki en büyük grevlerden biri olarak karşılandı. On bir merkezi sendika (bağımsızlıktan bu yana ilk defa birlikte hareket edeceklerdi) ve 5000 küçük sendika grev çağrısı yaptı. Talepler, ulusal bir asgari ücret, 50 milyon sözleşmeli işçi için kalıcı iş, (geride kalan son iki yılın tamamında %9'un üzerinde olan) enflasyon ile mücadele için hükümet önlemleri, tüm işçiler için emeklilik gibi sosyal güvenlik yardımları, iş kanunlarının daha iyi uygulanması ve kamu iktisadi teşebbüslerinin satışına bir son verilmesi idi. Aslında işçiler katılımlarıyla Hindistan'ın ekonomik 'canlanması'nın işçi sınıfının yaşadığı bir şey olmadığını göstermeye hazırlandılar

Ancak talepler, sendikaların öne sürdüğü üzere, Hindistan'ın kapitalist hükümetinin diğer sınıfların ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeteneğe sahip olabileceğini varsayıyor. Enflasyona karşı mücadele verilebileceği ya da kamu sektörü varlıklarının satışında durdurmanın işçi sınıfının yararına olduğu yönünde hatalı fikirler de bulunuyor. Ve yine burjuvazinin endişe duyacağı kendi dertleri var. Örneğin, Hindistan'da IT ve çağrı merkezi endüstrisi işlerinde %70 oranında ABD şirketlerine bağımlıdır. Bu sektör, ekonomik krizin etkisiyle travma geçiriyor. Artık büyük karların bir büyüme alanı ve kaynağı, yaygın ücret ve iş kesintileri deneyimletiyor. Bu model diğer birçok sektörde tekrarlanıyor. Hint ekonomisi, dünya ekonomisi ve onun krizinin dışında kalamıyor.

Bu vesileyle sendikalar bugün birlikte hareket ettiler ama geçmişte hükümet önlemlerini protestoları mobilize etmekte geri kalmadılar. 1991'den bu yana 14 genel grev gerçekleşti. Ancak şu anda daha fazla kendi inisiyatifi ile hareket eden ve sendikaların direktiflerini beklemeyen işçi örneği görüyoruz.

Mesela, Haziran ve Ekim 2011 arasında binlerce işçi fabrika işgallerinde, yasadışı grevlerde ve Maruti-Suzuki'de ve Delhi'deki bir 'canlanma semti' olan Manesar'daki diğer otomobil fabrikalarındaki protesto eylemlerinde yer aldılar. Ekim başlarında, sendika onaylı bir anlaşma ile 1200 sözleşmeli işçi tekrar işe geri alınmadı ve bu nedenle 3500 işçi greve geri döndüler ve dayanışma ile otomobil montaj fabrikasını işgal ettiler. Bu, 8000 işçinin bir düzine ve bölgedeki daha birçok yerleşkede dayanışma eylemlerine öncülük etti. Aynı zamanda sendikaların sabotajından kaçınmak için bazı oturma eylemleri ve genel kitle meclisleri1 oluşumuna öncülük etti.

İşçilerin en geniş katılımı sağladıkları ve en geniş fikirlerin paylaşıldığı kitle meclislerinin tekrardan keşfi, sınıf mücadesi için çok büyük bir ilerlemedir. Manesar'daki Maruti-Suzuki kitle meclisleri herkese açıktı ve mücadelenin yönelimini ve amaçlarını şekillendirmek için herkesi katılım yönünde cesaretlendirdi. Milyonlarca işçi katılmadı ancak Hindistan'daki işçi sınıfının açıkça, sınıf mücadelesinin mevcut uluslararası gelişiminin bir parçası olduğunu gösterdi.

Car 3/3/12

1Kitle meclislerinin mahiyeti ile ilgili olarak geride bıraktığımız sene içerisinde Fransa'daki işçi mücadelelerinde karşımıza çıkan genel kitme meclisi kavramına hem teorik, hem de pratik bir bakışın sergilendiği şu metni de destekleyici olması açısından bir gözatmalarını öneriyoruz: https://tr.internationalism.org/ekaonline-2000s/ekaonline-2011/kitle-mec...

Tags: