Rusya: Baskılara Karşı İşçilerin Cesur Mucadelesi

İşçi sınıfına uygulanan baskılar, ister ‘demokratik' ister ‘diktatöryal' olsun bütün kapitalist rejimlerin bir özelliği. Burjuva sınıfı, sömürülenlere toplumsal düzenini dayatmak için terörü kullanıyor. Rusya'daki toplumsal, ekonomik ve siyasi düzenin doğası işçi sınıfına karşı devlet baskısının sürekliliğinin nedenidir. Bütün ekonomi, önde gelen şirketleri ve bölgesel ve ulusal hükümetleri kontrol eden oligarşik çetelerin elinde. İktisadi yaşamın tek hedefi bu hakim sınıf olan bu mafyaların ceplerini doldurmak. Ya KGB eskisi ya da düpedüz gangster olan patronların ve devlet bürokratlarının çoğu bitmez hizip çatışmalarının kolaylıkla bir anda onları yerlerinden edebileceğinin farkında, bu yüzden mümkün olan en kısa zamanda ceplerine mümkün olan en fazla nakit parayı doldurmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, gerek 2001'de 24 saatten uzun sürecek her türlü grevi yasadışı ilan eden ‘çalışma yasası' gibi yasaları kullanarak, gerek polisin veya silahlı milislerin vahşetini işçilerin üzerine salarak işçi sınıfından elde edebilecekleri kadar fazla kar elde etmeye çabalıyorlar.

İşçilerin cevabına selamlar!

Bu baskılara karşı, işçilerin yükselen kahramanca mücadeleleri, medyanın yarattığı tapılan Putin'in artında mutlulukla birleşmiş nüfus efsanesini paramparça etti. "Eğer Aralık ayı herhangi bir nedenle hatırlanacaksa, seçim kampanyaları veya Kremlin'deki siyasi dolaplar yüzünden değil, işçi mücadelelerinin patlak vermesi nedeniyle hatırlanacaktır." (Moscow Times, 6.12.07).

Geçen bahardan beri ülkeyi doğu sibiryadan kafkaslara, kuzey doğudaki Khanty-Manisyk petrol sahalarını, Ceçenistan'daki inşaat alanlarını, Novogrod'daki bir odun işleme fabrikasını, Tchita'da bir hastanede, Saratov'daki ev temizlik servisleri, Irkutlardaki yemek büfeleri, Togliatti'deki General Motors-Avto VAZ'ın araba fabrikası ve Karelya'daki büyük metal fabrikasını gibi önemli sektörlerdeki mücadeleleri de içeren, on yıldır işçi sınıfı militanlığının ilk önemli yansıması olan bir grev dalgası kasıp kavuruyor. Baskıcı yöntemlerin kullanımının yazın artması mücadeleleri geriletmekte pek başarılı olamadı.

Kasım ayında Karadeniz'deki Tuapse limanındaki rıhtım işçileri (4-7 Kasım arasında), daha sonra da Saint-Petersburg limanındaki rıhtım işçileri (13-17 Kasım arasında) greve çıktı, 26 Ekim'deyse posta işçileri 2001'den sonra ilk kez grev yaptılar, aynı zamanda GouP TIK (enerji sektörü) işçileri de grev yaptı. Makinistler de 1988'den beri ilk defa patronları grev yapmakla tehdit ettiler. "Rusya'da gelişen büyük grevler dalgası yavaşlamadı. Bir işyerinden diğerine, işçilerin yürüttüğü ablukalar aracılığıyla başarılı iş durdurma eylemleri gerçekleşti ve şu anda faal işyerleri de grev tehditi altında... Rejimin yasama meclisi seçimleri kampanyasının yürütüldüğü 2007 sonbaharı ‘proleter bilincin' güçlü bir şekilde yükselişine sahne oldu." (Vremia Novostiei, Courrier International no 892'den alıntılanmıştır).

Şu anda grevler belirli işyerlerine veya bölgelere sınırla kalmışsa da, bu grevler işçi sınıfının yaşam standarlarının hızla kötüleşmesine verdiği cevabı göstermektedir. Toplumdaki tahammül edilemez eşitsizlikler, işçilerin büyük çoğu günde üç öğün yemek bulamazken oligarkların ve şirket yöneticilerinin içinde yaşadığı aşırı lüks hoşnuzsuzluğu şiddetlendiriyor. Herşeyin ötesinde, eğer ücret meselesi bu mücadelelerin kalbindeyse bunun nedeni yiyecek fiyatlarının %70 artmasına ve kışın da bir %50 daha artmasının beklenmesine neden olan enflasyonun dramatik artışının ücretleri yiyip bitiriyor olması.

Bu durum karşında Rusya Bağımsız Sendikalar Federasyonu, eski Sovyet konfederyonuun devlet yanlısı ve her türlü mücadeleye karşıt varisi proleter mücadeleyi hakim sınıfın çıkarlarına uygun bir biçimde kısıtlayamayacak kadar gözden düştü. Hatta "işçilerin hareketinin en enerjik düşmanı" (Moscow Times, 29.11.07) olarak görülüyor. Bu yüzden, batıdaki sendikaların yardımıyla, Rus burjuvazisinin bir kesimi işçilerin ‘özgür' ve ‘sınıf mücadeleci' sendikaların var olabileceğine dair yanılsamalarını sömürmeye çalışarak RPLBJ demiryolu sendikası, Zachita Truda federasyonu, Bölgeler Arası Otomobil İşçileri Sendikası gibi Ford sendika komitesinin insiyatifiyle kurulmuş sendikaları ve büyük işyerlerindeki bağımsız sendikarları yeniden örgütlemeye çalışıyor.

Bölgeler Arası Otomobil İşçileri Sendikasını Saint-Petersburg Ford fabrikasında Kasım-Aralık aylarınca süren grevde ve 2200 işçinin %30 ücret artışı almasıyla sonuçlanan grevde iş başında gördük. Bu mücadele Rusya'daki işçi mücadele üzerindeki karartmanın kırılmasına yardımcı oldu.

Yönetim ilk olarak çevik kuvvetin (OMON) desteğiyle yapılacak bir lokavt önerdi. Sendikanın ittiği yüzlerce işçi, en küçük bir pazarlığı reddeeden işverene karşı ‘direnmekten' başka bir perspektiften yoksun olarak hergün fabrika kapılarında grev gözcülüğü yaptılar. Bir ay sonra, grevin havası bitiyordu ve yorgun işçiler hiçbir şey kazanamadan yönetimin grev bitmeden pazarlık yok koşuluna uyarak işlerine geri döndüler.

İşçileri ‘kendi' fabrikalarında yalıtarak ve başka sektörlerden gelecek dayanışmayı destek mesajları ve maddi destekle sınırlayarak, bağımsız sendikalar işçilerin üzerine bu ağır yenilgiyi getirdiler.

İşçi sınıfının onlarca yıldır edindiği bütün tecrübeler sendikalizmin hiçbir türünün işçi sınıfının çıkarlarına işlemediğini, sendikalizmin hakim sınıfın bir silahı olduğunu gösteriyor. Sendikalar, kapitalist devletin, görevi sınıf mücadelesinin birlik, dayanışma, yayılma ve gelecekte enternasyonal alana taşınma ihtiyatçlarını tıkamak olan organlarıdır. İşçi sınıfı için önemli olan yeni sendikaların inşaa edilmesi değilkdir. İşçi sınıfının geleceği, kendi gücüne ve mücadeleyi kitle toplantıları gibi organlar aracılığıyla kontrol etmek ve mücadeleyi işçi sınıfının farklı kesimlerine yaymak gibi kendi mücadele yöntemlerine güvenini geliştirmesindedir.