EKA’nın Türkiye ve Filipinler’deki yeni şubelerine merhaba

EKA'nın son kongreleri sırasında, Komünist Sol'un tavırlarına doğru bir yönelim içerisinde olan birey ve grupların belirmesine yönelik uluslararası bir eğilime işaret etmiş ve hem bu sürecin öneminin, hem de bunun örgütümüze yüklediği sorumluluğun altını çizmiştik:

"16. Kongrenin çalışmalarının esas önceliği, özellikle de devrimci politik bir perspektif arayışı içerisinde unsurlardan oluşan yeni bir kuşakla karşı karşıya olduğumuz şu durumda,  sınıf mücadelesinin yükselişini ve bunun örgütümüze yüklediği sorumlulukları incelemektir." [1]

"Sınıf içerisinde hâlihazırda gelişmekte olan netleşme çabasının, sadece mücadeleler başladığında aktif bir biçimde müdahale ederek değil, aynı zamanda mücadeleye katılmaya çalışan grup ve unsurların gelişmesine katkı sunarak etkin bir biçimde rol almak, devrimci örgütlerin ve özellikle de EKA'nın sorumluluğudur". [2]

"Kongre (...) komünist sol'un tavırlarını savunmak doğrultusunda çalışan grup ve unsurlara yönelik politikamızın çok olumlu bir bilânçosunu çıkarmıştır (...) bu politikanın en olumlu yanı, şüphesiz, bu gruplardan dördünün kongremize katılmasından da görülebileceği gibi, devrimci tavırlar üzerine kurulmuş diğer gruplar ile bağlar kurma ve geliştirme kapasitemizdir".[3]

Bu minvalde son uluslar arası kongremizde, çeyrek yüzyıllık bir zamandan beri ilk kez, açıkça enternasyonalist sınıf tavırları üzerinde duran farklı grupların (Brezilya'dan OPOP, Kore'den SPA, Türkiye'den EKS ve Filipinlerden -fiziksel olarak gelememiş olsa da- Internasyonalismo[4]) delegasyonlarını ağırlayabildik. Bu kongreden beri dünyanın diğer yerlerindeki özellikle de Peru, Ekvator ve Santa Domingo'da açık toplantılar yaptığımız Latin Amerika'da ki, grup ve unsurlar ile bağlantılar ve tartışmalar devam etti. [5]  EKS ve Internasyonalismo'da ki yoldaşlarla tartışmalarımız, onların tavırlarımıza artan ölçüde katılmalarıyla, EKA'ya katılmak yolunda adaylıklarını koymalarıyla sonuçlandı. Bir süredir bu tartışmalar, genel hatları sitemizdeki "EKA'ya Nasıl Katılınılır?" [6] adlı yazıda tanımlanan genel hatlar çerçevesindeki bir bütünleşme süreci çerçevesinde yürütülmekteydi.

Bunun sonucunda yoldaşlar bu süreç boyunca Platformumuz üzerine derinlikli tartışmalar yürüttüler ve tartışmalarının gidişatına dair bizi sürekli bilgilendirdiler. EKA'nın bir çok delegesi onları bulundukları yerlerde ziyaret ederek onlarla tartıştı ve kendi paylarına yoldaşların tam militan bağlılıklarını ve örgütsel ilkelerimizle bağlılıklarının netliğini kendi gözleriyle görebildiler. Dolayısıyla, bu tartışmaların sonucunda, EKA'nın merkezi organı son genel toplantısında, iki grubu da örgütümüzün yeni şubeleri olarak entegre etme kararı alabildi.

EKA'nın birçok şubesi Avrupa [7] veya Amerika [8] kıtalarında bulunmaktadır, ve şu ana kadar bu iki kıta dışında temellenmiş olan tek şube Hindistan'da ki idi. Bu nedenle bu iki yeni şubenin örgütümüze katılması EKA'nın coğrafi yayılımını büyük ölçüde genişletmiş bulunuyor.

Filipinler, dünyanın yakın zamanda hızlı bir endüstriyel büyüme kaydettiği ve bunun sonucunda -dünya çapındaki 8 milyonluk Filipinli göçmen işçi nüfusu bir yana- artan sayıda işçinin bulunduğu bir bölgesinde bulunan büyük bir ülke. Son yıllarda, bu büyüme kapitalizmin "ikinci bahar"ını yaşadığı yollu birçok yanılsamayı besledi; Bugün ise tersine "gelişmekte" olan ülkelerin gelişmekte olan krizin yıkıcı etkisinde kurtulmakta "eski" kapitalist ülkelerden daha fazla şansı olmadığı açıklaşmış durumda. Bu anlamda kapitalizmin çelişkileri yeni dönemde bu bölgede de şiddetli bir biçimde keskinleşecek ve bu da kaçınılmaz bir biçimde toplumsal hareketleri ortaya çıkmaya zorlayacaktır. Bu hareketlerde 2007 baharında şahit olduğumuz gibi sadece açlık isyanları ile sınırlı kalmayacak ve işçi sınıfının mücadelelerini de içerecektir.

Türkiye'de bir şubenin kurulması da EKA'nın Asya'da ki varlığını, özellikle de bu günün emperyalist gerilimlerinin en ciddi patlama noktalarından biri olan bir bölgede yani Orta Doğu'da ki varlığını güçlendirecektir. Gerçektende, EKS'deki yoldaşlar, geçen yıl Türk burjuvazisinin kuzey Irak'ta ki askeri manevralarını ifşa eden bildirileriyle çoktandır müdahalelerini yürütmeye çalışmaktadırlar.

EKA, Batı Avrupa ülkelerindeki proletaryanın belirleyici rolünde ısrar ettiği için, işçi mücadelelerinin ve devrimci perspektifin gelişimine dair "Avrupa-merkezci" bir bakış açısına sahip olmakla birçok sefer suçlanmıştır:

"Proleter mücadele sermayenin iktisadi kalbini vuruncaya kadar,

-- İktisadi bir cordon sanitaire [karantina] kurmak imkansız hale geldiğinde, etkilenecek olanlar en zengin ekonomiler olacağından;

-- Politik bir cordon sanitaire kurmak artık etkisizleşecektir çünkü en güçlü burjuvaziyi karşısına alan en gelişmiş proletarya olacaktır; ancak bundan sonra mücadele dünya devrimi yangınının işaretini verecektir (...)

Proletarya kapitalist canavarı ancak onu kalbinden ve kafasından vurarak alaşağı edebilir.

Yüzyıllardır, tarih kapitalist dünyanın kalbini ve kafasını Batı Avrupa'ya yerleştirmiş bulunuyor. Dünya devrimi ilk adımlarını kapitalizmin ilk adımlarını attığı yerde atacaktır. Burada devrimin yukarıda sayılan koşulları, en gelişmiş biçimleri içerisinde bulunabilir (...)

"Bu nedenle sadece proletaryanın en uzun mücadele deneyimine sahip olduğu, on yıllardır en gelişkin biçimlerindeki "işçi sınıfından yana" olduğunu iddia eden aldatmacalarla karşı karşıya kaldığı, Batı Avrupa'da, devrim yolundaki mücadele için vazgeçilmez olan politik bilincin tam gelişimi söz konusu olabilir." [9]

Örgütümüz "Avrupa-Merkezcilik" eleştirilerine de çoktan cevap vermiştir:

"Bu ifadeler hiç bir şekilde "Avrupa-merkezcilik" değildir. En büyük deneyime sahip olan en eski proletaryayı geliştiren, Avrupa'da gelişen burjuva dünyanın kendisidir."

Her şey bir yana, biz her zaman devrimcilerin kapitalizmin çeperindeki ülkelerde oynayacağı yaşamsal görevin önemi üzerinde ısrar ettik:

Bu [Yaklaşım] dünyanın diğer yerlerindeki sınıf mücadelesinin veya devrimcilerin etkinliklerinin anlamsız olduğu anlamına gelmez. İşçi sınıfı tek bir sınıftır. Sınıf mücadelesi, emek ve sermayenin karşı karşıya geldiği her yerde mevcuttur. Bu mücadelenin farklı ifadelerinin dersleri nereden çıkarılmış olursa olsun bütün sınıf için geçerlidir. Özellikle de çeperdeki ülkelerdeki mücadelenin deneyimi, merkezdeki ülkelerde yürüyen mücadeleyi etkileyecektir. Devrim dünya çapında olacaktır ve bütün ülkeleri içerecektir. Sınıfın devrimci akımları proletaryanın burjuvaziyle kavgaya giriştiği her yerde yani bütün dünya çapında değerlidir".

Bu durum Türkiye ve Filipinler gibi ülkeler için açık bir biçimde geçerlidir.

Bu ülkelerde komünist fikirleri savunma mücadelesi gerçektende zor. Bu mücadelenin egemen sınıfın işçi sınıfı mücadelesinin ve bilincinin gelişmesini engellemek için kullandığı klasik yanılsamaları (demokratik ve seçimsel yanılsamalar, işçi mücadelelerinin sendika aygıtıyla sabote edilmesi ve milliyetçilik zindanı) karşısına alması gerekiyor. Fakat bunun da ötesinde, işçi sınıfının ve devrimcilerin mücadelesinin doğrudan ve derhal sadece hükümetin resmi baskı güçlerini değil aynı zamanda devlete karşı olan, ama basitçe kapitalizmi başka bir maske altından da olsa savundukları için, vahşilikte ve vicdansızlıkta devletinkine tamamen denk olan, Türkiye'de PKK ya da Filipinlerde ki çeşitli gerilla örgütlerini de karşısına alması gerekiyor. Bu durum EKA'nın bu yeni iki şubenin etkinliklerini Avrupa ve Kuzey Amerika'dakilerden daha tehlikeli kılıyor.

EKA'ya katılımından önce, Filipin şubesi kendi internet sitesinde çoktandır Tagalog dilinde (ülkenin resmi dili) olduğu gibi İngilizcede de (Filipinlerde yaygınca konuşulan) yayın yapmaktaydı. Mevcut koşullar yoldaşların sürekli bir basılı yayını sürdürmelerini (kimi zaman çıkan bildiriler dışında) imkansız kılıyor ve internet sitemizde bu yüzden orada tavırlarımızı yaymanın esas aracı olacak.

Türkiye şubesi yayını Dünya Devrimi'ni basmaya devam edecek ve bu yayın artık Türkiye'de EKA'nın yayını haline gelecek.

International Review'ın 122. sayısında şöyle yazmıştık: "komünist tavırlara ve örgütümüze doğru yönelen yoldaşları selamlıyoruz. Onlara şöyle diyoruz: "İyi bir seçim yaptınız. Kendinizi proleter devrim için mücadeleye bütünleştirmeyi hedefliyorsanız tek olası seçim de budur. Fakat bu seçimlerin en kolayı değil: çok fazla hızlı başarınız olmayacak, elde ettiğiniz sonuçlar umutlarınıza denk olmadığı zaman hüsrana uğramamayı öğrenmeniz, sabırlı ve kararlı olmanız gerekecek. Ama yalnız olmayacaksınız: EKA'nın militanları sizin yanınızda olacak ve onlar sizin tavrınızın onlara verdiği sorumluluğun bilincinde olacaklar. Onların iradesi, 16. kongrede de ifade edildiği gibi, bu sorumluluklara layık olmak yönündedir." (EKA 16. Kongresi). Bu kelimeler, Komünist Sol'un tavırlarının savunma işini üzerine almaya karar vermiş bütün unsurlara ve gruplara yöneliktir. Ve elbette ilk olarak da örgütümüze yeni katılan iki yeni şube için öncelikle geçerlidirler.

İki yeni şubeye ve onları kuran yoldaşlara, EKA kalpten ve kardeşçe selamlarını iletir.


[1] International Review n°122

[2] International Review n°130, "Resolution on the international situation".

[3] International Review n°130, "The proletarian camp reinforced worldwide"

[4] OPOP: Oposição Operária (İşçi Muhalefeti), SPA: Sosyalist Politik İttifak, EKS: Enternasyonalist Komünist Sol ; Internasyonalismo (Enternasyonalizm).

[5] Sitemizdeki şu yazılara bakabilirsiniz: "Internationalist debate in the Dominican Republic", "Reunión Pública de la CCI en Perú: Hacia la construcción de un medio de debate y clarificación" and "Reunion pública de la CCI en Ecuador: un momento del debate internacionalista".

[6] EKA bize katılmak isteyen yeni unsurları her zaman heyecanla selamlamıştır. (...)akat heyecanımız Troçkist örgütler gibi sadece sayıca artmak uğruna yeni üye aldığımızı göstermez. (...)Yaklaşımımız, belirsiz, oportünist bir temelde prematüre bir şekilde üye almak değildir.(...) EKA oda-kahvaltı veren bir pansiyon değil ve yeni üyeler peşinde koşmakla ilgilenmiyor.

Fakat hayallere de kapılmıyoruz. Bu yüzden ‘EKA'ya nasıl katılabiliriz?' sorusunu soran yoldaşlar EKA'nın bir parçası olmanın zaman alacağını anlamalı. Adaylığını sunan her yoldaş sabırlı olmaya hazır olmalı. Katılma süreci militan adayının görüşlerinin ne kadar derin olduğunu anlaması anlamına gelir, bu yüzden militan olma kararı hafife alınmamalıdır. Ayrıca bu adayın militan olma isteğinin başarısızlıkla veya moral bozukluğuyla sonuçlanmaması için ona verebileceğimiz en iyi garantidir.

[7] Almanya, Belçika, İspanya, Fransa, Britanya, Italya, Hollanda, İsveç, İsviçre.

[8] ABD, Meksika, Brezilya, Venezüella.

[9] International Review n°31, "The proletariat of Western Europe at the centre of the generalization of the class struggle"

Tags: